3 Haziran 2011 Cuma

Uzun Bir Aradan Sonra: Galatasaray Değerlendirmesi

Yaz geldi, sezon bitti, seçimler yapıldı, hocalar geldi. Galatasaray'da artık her şey transfere odaklanılmış durumda. Uzun zamandır Galatasaray ile ilgili birşen yazmıyordum, yazın gelişi ve futbolun en merak uyandırıcı dönemlerinden olan transfer sezonu geldiğinden bir göz atalım dedim takımımıza.

Öncelikle Ünsal Aysal'dan ve onun gelişiyle başlayalım; daha aday olduğu ilk dakikadan itibaren onun geleceği belliydi. Mehmet Helvacı'ya zaten"Brütüs" gözüyle bakıldığı için onu ben baştan elemiştim bu yarışta. Turgay Kıran ise genç ve olumlu ekibiyle yarışa dahil olmaya çalıştı. Transfer etmek istedikleri isimleri, düşündüklerini rahat rahat söylemişti. Ama karşısında çok güçlü bir isim vardı. Galatasaray camiasının en güçlü isimlerini arkasına almış bir Ünay Aysal. Geçen seçimde Adnan Polat'a rakip olan Adnan Öztürk ve Ünay Aysal eğer aday olmasaydı büyük ihtimal onun yerine seçime girecek olan Ali Dürüst Aysal'ın oylarını bir gıdım dahi olsa yukarı çektiler ve sonuç zaten önceden belliydi.

Bir iş adamı olan Ünay Aysal buraya bir spor kulübü başkanı olarak değilde, bir şirket CEO'su olarak geldi. Daha ilk aday olduğu günden "ben futboldan" anlamam diyerek bunu göstermişti. Çıktığı Tv programında da gerçek bir CEO olduğunu gösterdi. Buraya Galatasaray kulübü içerisinde ki idari ve ekonomik sorunlar için, daha doğrusu kendi görevi Ünay Aysal'ın idari ve ekonomik düzensizliği düzeltmek.
Hani Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan için "bu ülkeye yaptığı sadece hastane ve yol" derler ya, Adnan Polat'ında tek yaptığı Galatasaray için şirket birleşmesi, stat ve riva. İşte Ünal Aysal'da buraya gelerek bunların disiplinli bir idari düzene sokarak Galatasaray'ın işleyişini dünyanın en büyük kulüpleriyle aynı olması için çabalayacak. Bir Roman Abramoviç, bir Perez olmak yerine bir Sandro Rosell, bir Glazer olacak. Sportif branşları ise ilk başta takımların başında olan isimler (futbolda Fatih Terim ve yardımcıları), birde o spordan anlayan bir yönetici olacak. Her şey büyük bir düzen içinde yürüyecek. Eğer dediklerini yaparsa zaten Aysal, Galatasaray'ın çok rahat yıllar geçirmesini sağlayacak.


Şimdiii... Bizi asıl ilgilendiren noktaya gelirsek yani futbola. Fatih Terim takımın başına geldi, Ünal Aysal'ın başkan seçilmesi durumunda küs olan eski efsanelerin takıma geri döneceği zaten biliniyordu. İçlerinde ki en dargın isim Hasan Şaş'ın ise gelmesi büyük sevinç verdi bana. Fatih Terim'in yardımcılığını yapacak olan isimlerden biri olan Şaş büyük ihtimal Terim nasıl Piontek'den büyük katkı gördüyse oda Terim'den aynı şekilde katkı alıp Terim sonrası takımın başında olacak isim olabilir. Göreve gelir gelmez Selçuk İnan'ı bitirmesi ise onun bu koltuk için ileride ki en doğru adaylardan biri olduğunun bir göstergesi. Taffarel ise zaten hepimizin Türkiye'de özlediği bir yüzdü.

Terim'in gelişi sonrası takımın genel düzenine bakılacak olursa Pino, Culio, Stancu, Cana  ve Baroş dışında ki bütün yabancılar (Kewell, Neill, Zapata ve İnsua) takımdan gönderildiler. İnsua'nun bonservisinin alınmayacağı zaten belliydi. Zapata ise alınması bir hata ! Kewell'ın gidişi bir çok taraftarın gözlerini sulandırsa da ne o bizi, ne de bir onu unutmayacağız, ilerde umarım yine onu burada görürüz. Neill ilk geldiği günden beri severim ve saygı duyarım. İngiltere'den alışmış olduğunu sert tavrını buradada birçok maçta gösterdi ancak daha iyisinin alınacağı için gönderildi. Lorik Cana'nın geleceği belli değil şu ana kadar. Ancak takımda kalması gerektiği taraftarıyım. Eğer Terim Rijkaard gibi "Total Futbol" peşinde değilse, 2000 takımı peşindeyse Cana tam onun adamı. Culio'nun ise Sezer için Eskişehirspor'da gönderileceği dedikoduları dönmezi ise beni üzüyor. İnanılmaz yetenekli bir adam olmasa Culio geçen sene ki vasat durumda o gayet iyiydi. Takımda kalması büyük fayda getirir takıma. Tekniği iyidir Culio'nun savunmaya da yardımı çok akılca yaptığını hepimiz görüyoruz, oda Terim'in adamı olabilir. Pino ise Fatih Terim'in istemeyeceği türden bir oyuncu. Takımlarda arızalı oyuncular olabilir tabi ki. Ama bu arızalar takımı bir tık yukarı taşırken, Pino'nun takıma böyle bir şey yapabileceğini düşünmüyorum. Orta sahada ki Ayhan-Sarp-Barış kalabalığından kurtarılması gerekiyordu takımın. Barış'un gönderilmesiyle bunun olacağı sinyalide geldi.

Takımın transfer ihtiyaçları ise nelerdir ? Öncelikle bir kaleci kesinlikle şart. Ki bu kaleci kesinlikle yabancı olmalıdır. Ufuk'un gönderilmesi ise hata olur. Taffarel gibi bir hoca ve denilene göre gelecek dünya çapında ki bir kaleciyle Ufuk yeniden doğar. Sinan Bolat ismi ise büyük ihtimal Ufuk'un kalıp kalmamasına bağlıdır. Ancak 1. kaleci olmayacaksa, yedek bırakılacaksa sadece bir futbol sever olarak buna karşı çıkarım. Kaybedilmemesi gereken bir değerdir Sinan.

Defans hattında ise bir eli bolluk olma durumu söz konusu. Defansı ortası için şu anda Servet Çetin (ki galiba bu senede takımda kalacak), Gökhan Zan (her ne kadar sakatlık sorunu olsa da Terim onuda kullanmak isteyecektir) ve bu sene Kartalspor'da çok iyi bir performans gösteren Semih Kaya'da geri dönüyor. Defansın Türk alternatifleri gayet iyi aslında. Terim'in elinde bir Servet, çok iyi gelen bir Semih Kaya ve her ne olursa olsun Gökhan Zan. Ama Terim'de birde Popescu lazım bunuda unutmamak gerek. Burada ki ilk tercih yabancı olacaktır sanırım. Geriden oyun kurabilen ve kumandan gelecektir takıma. Ancak Türkiye içinden de 2 tane genç önerim olacak takım için. İlki Orhan Gülle; orta sahanın ortasında çift taraflı oynaya bilen fiziği çok iyi bir oyuncu. Alt yaş gruplarında stoper olarakda görev aldı zamanında. O bölge için bir alternatif olabilir. Bir diğeri ise neden ilk günden beri onun stopere devşirilmesinden yana olduğum Ceyhun Gülselam; harika fiziği ve topa hakimiyetiyle defansın ortasında oynamasından yanayım ilk günden  biri. Çok iyi bir oyuncu ve geleceği çok harika olabilir.
Sol ve sağ beklere gelince. Sol'da Hakan Balta ve Çağlar Birinci gibi alternatiflerimiz var. Çağlar'ı Galatasaray'da ve Milli takıma çok defansif oynamasından yana eleştiriyorum, ancak Belçika maçında da genç İsmail'den formayı aldı. İyi bir Hakan Balta ise benim içinde idealdir. Sağ bekte ise Sabri oranın şimdilik tek hakimi, ama onun sağ önde de oynama ihtimali var. Serkan ise şimdiye kadar beklentileri karşılayamadı, bundan sonrada karşılayabileceğini sanmıyorum. Oraya bir transfer gerekli. ( Çıkan dedikodulara kulak asmasamda sol bek için Hasan Ali Kaldırım harika olur.)

Orta sahada ve forvet ise en geniş revizyona uğrayacak yer galiba. Özellikler forvet. Baroş'un gitmesi muhtemel, onun yerine gelecek ne güçlü aday ise Drogba ve o bu ligin tozunu attırır bence. Güçlü fiziği ve Ümit Karan vari her yerden topa vurma özelliği ile gol kralı olması içten değil. Elmander ise gelecek birinci forvetin yardımcı rolünde. Son vuruş yeteneğiyle değil, güçlü ve savaşçı kimliğiyle hücum hattında ki görevini alacaktır. Orta sahada ise Selçuk tam bir nokta atışı. Onun solunda Culio ve bir tık önünde Kallström ile harika bir orta saha oluşabilir.Kallström demişken gelmesi çok iyi olur.

Galatasaray'ın genel oyun şablonu büyük ihtimal 4-4-2 üzerinden kurulacaktır. Ancak tam bir 4-4-2 yerine onun değişik şablonları uygulanacaktır.
Galatasaray'ı güzel günler bekliyor, bundan herkes emin olsun...

(Bayan basket takımı içinse Diana Taurasi transferi 10 numara. Gerçi 10 numara Işıl'da ama ;) )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder