8 Şubat 2011 Salı

Aristo’nun Katharsis’i ve Futbol Sahnesi


Şu sıralar yine bir depresyon hali var futbolumuzda. Herkes köşe bucak birilerini eskitmeye başladı bile.. Hakemlerle yine ve yeniden bir furya aldı başını gidiyor. Senaryo, en çok eskitilmiş olanlarla yani futbolcularla devam da edecektir hiç şüphesiz. Hakemler, futbolcular ve federasyon derken lig bitecek bir takım şampiyon olacak. Üzülenler, sevinenler derken sonra bir dinginlik hali..

Birçok defa herkes kadar bende tanımlamaya çalıştım futbolu. Sözlüğe bile baktım desem yeridir.. İyidir dedim, kötüdür dedim. Olur dedim, olmaz dedim!.. Sonuç olarak “ne elde ettin?” derseniz bu sefer sözlüğe bile bakmadan çok net bir cevap alırsınız benden; adı da “yorgunluk” olur..

Nasıl bir yorgunluk peki?

Galiba lig bitimlerinde üzerimize giydiğimizle aynı cinsten bir yorgunluk..

Tamam da sebebi nedir dedim; pek tabii önce kendime sordum. Çok değil biraz gidince harmanlanmış bir cevap insanın yüzüne bir tokat atıp kendisine gelmesini sağlıyor. Herkesin kendi içinde bulduğu cevap farklı olabilir ama benimkisi aynen şöyle söylüyor:

Ortega geldi, Ceyhun mu dediniz!

Anelka geldi, Fener onu da bitirir dediniz!

Ribery geldi, yüzü yaralı dediniz!

Hagi diye bir armağan verildi, Galatasaray taraftarına bile nefret ettirdiniz!

Rijkaard geldi, “stajer mi?” dediniz!

Nouma geldi, kendinize benzetip desibel desibel tombala çektirdiniz ve kanseri yeni atlatmış bir adamın futbolunu elinden almayı bir dakikalık sevinç uğruna hem de yüksek oktavlarla pek tabii ihmal etmediniz!

Bitmek bilmeyen baskılarla kötü Selçuk’tan bir gol yedi diye bir kaleciyi sınır dışı ettirdiniz!

Onursal başkanımız hala hayatta dediniz, ama bir gün bile akıl hocalığı yapmasına fırsat vermediniz!

Transfer sihirbazı denilen bir adama önce taptırdınız sonra yitip giderken “nereye gidiyor?” bile dedirtmediniz!

Beşiktaş’ın çocuğu diyerek geri aldığınız Nihat’ın, 3.5 milyon aldığını öğrendikten sonra “bende çıksam onun kadar oynarım” diyerek bitirdiniz!

Hakem odası basanları uzaklaştırmak yerine daha çok sizlerden biri yaptınız!

Teknik adama önce sövdürüp sonra taraftarı dövdürüp, dünya spor medyasında en afili reklamımızı yaptırdınız!

E bunca mesaiden sonra bir yorgunluk kahvesi ısmarlarsınız o zaman!..

Aristo’nun katharsis’inde olduğu gibi; tribünleri bir tiyatro sahnesi gibi kullanıyoruz ama hep aynı temayı işleyip sonrada o duygulardan kolayca arınmaya çalışıyoruz. (bkz. korku teması, çelişki teması, komplo teması, argo sözler teması, artık kafatası olmayan Batuhan teması  ve en nihayetinde yorgunluk teması)

Sağlıcakla..  
Bir Fenerbahçe taraftarı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder