4 Ekim 2010 Pazartesi

Ihh Ihh Gayseri


Kayserispor, memleketimim takımı. Adım adım, yavaş yavaş gidiyorlar, ama sağlam gidiyorlar. 04-05 sezonun çalkantılı geçmesinin ardından, sezonu Hikmet Karaman'ın önderliğinde ligde kaldılar. İstifa eden Recep Mamur ve yönetimi ertesi sene tekrar klubün başına geçtiler. Hoca olarak ise Ertuğrul Sağlam getirildi. 


İşte buradan sonra işin rengi değişti. Sağlam ilk sezonunda takımı Avrupa'ya taşıdı. İnter toto kupasına katılan Kayserispor zayıf rakiplerini rahatlıkla geçti. Kupaya bir adım kala AZ Alkmaar'a doğru tabir edersek 'burun farkıyla' elendiler.
2006-2007 sezonu sonrası Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'a transfer olması sonrasında 2007-2008 sezonunun başında göreve Tolunay Kafkas getirildi. Yine genç bir hocayla yola çıkıldı. Tolunay hocayla istikrarlı görüntüsü değişmedi Kayseri'nin. Kafkas'la kupa geldi. 2007/08 sezonunun Türkiye kupası şampiyonu oldular. Ama Türkiye kupası kazanıldıktan sonra hedefler büyüdü. '09-10 sezonu devre arasına lider girmeyi son hafta kaçırdılar. Ama lig tablosunda ki yerleri hedefi büyüttü. Ancak yaşanan sakatlıklar zaten bel büküyordu. Bütün bir sezona nefesleri yetmedi ve oldukları yerden uzaklaştılar. Umutlar umut olarak kaldı, lig 8. olarak bitirildi ve Tolunay Kafkas ile yollar ayrıldı. Yerine ülkemizi seven ve sevilen Şota Arveladze getirildi. İlk başta tereddütlerim vardı. Kısman yabancı bir hoca sonuçta. Ama umudum daha çoktu. Ajax'ta geçirilen 4 yıl, AZ de geçirilen 2 yıl ve futbolu bıraktıktan sonra Van Gaal'in yanında yardımcılık. Bunlar Şota'nın ne yapacağı hakkında birer ipucuydu. Şota'nın elinde iyi bir takım vardı. Yapılan transferler yerindeydi. Transferleri ele alalım; Aleksandr Amisulashvili, Gürcü oyuncu 27 yaşında ve çok sağlam bir oyuncu. İstikrarlı, Spartak Nalchik'te 3 sezonda 98 maça çıktı. Gürcistan milli takımında ise 2002'den beri 11 maça çıktı. Andre Moritz ülkemize genç yaşta gelen bir futbolcu. Genç yaşta gelip, istikrar sağlamış ender isimlerden. Ülkemizde içerden alınabilecek en iyi oyunculardan. Jonathan Santada, orta sahada tamamlayıcı görev yapıyor. Üst düzey olmasa da, idare ediyor. Önünde Abdullah ve Furkan gibi yetenekli gençler var. Selim Teber ise ülkemizde bir deneme yapmış, ama başarılı olamamış bir oyuncu. Almanya'da ise istikrar sağlamış. Hoffenheim'ın kaptanlığına gelmiş, onlar Bundesliga'ya çıkaran oyunculardan biri oldu. Kayseri'de ise orta sahayı üçleyen oyuncu görevinde. Transferin son günü gelen Önder Turacı takıma uyum sağlamış gibi. Ali Bilgin'in ise bir takım sorunları var. Volkan Babacan ise iyi bir yatırım. Zalayeta ise kariyerli bir oyuncu. Mido komedisine değinmek istemiyorum. Ama merak edenler için. Mido transferi olmayınca Zalayeta'ya yöneldiler. Çok isabetli bir transfer. Mido'dan daha çok katkısı olacak takıma. Bonservissiz geldi hem de. Gece hayatı yok, sorunları yok. Tam Kayseri'ye göre bir futboldu. Kayseri bütün bu transferler içinde sadece Santana'ya 600.000 € bonservis verdi. Takımdan Toledo, Aydın Tosçalı, Hakan Aslantaş gibi önemli isimlerde gitti. Kayseri hala Gökhan ve Mehmet ten gelen parayı yiyor. Geçen sene yapılan Troisi transfer ise iyi hamle. Genç Avustralyalı çok önemli bir yatırım, hızlı ve zeki bir oyuncu Troisi. Bu sene çok daha fazla kullanılıyordu, oda sakatlandı. Cangele gibi uzun bir süre yok. Serdar Kesimal ise Önder'in gelişiyle geri plana düştü. Ama Kayseri'nin o bölgeye bulduğu iyi, genç yeteneklerden biri. Uğur Meleke'de Serdar hakkında birşey yazmıştı.  Asıl defans bölgesi için beklenen oyuncu Eren Güngör. 2 sene önce Kayseriye gelen İzmir'li genç o kadar iyi bir performans sergiledi ki Milli takıma kadar yükseldi. Geçen senenin ortasında şanssız bir sakatlık geçirdi ve hala kendine gelmedi. Eren Güngör'den herkes umutlu, herkes bir şeyler bekliyor. Kayseri bir çok yabancı denedi, bir çoğu olmadı. Ama olanlar tam oldu. Çok az paralar harcadılar. Bu bir yönetim başarısıdır. Fakat başarısızlıkları da var. Mesela Mido olayı tam bir komedi. Sizle oyuncu dalga geçebilir, geliyorum diyip gelmeyebilir. Bu ilk size yapılmıyor. Mido'ya bunu yapmak dünya basınında adınızdan söz ettirir, ama nasıl ettirir? Varan 2; Ali Turan olayı. Galatasaray sezon sonu sözleşmesi  bitecek olan Ali Turan'ı ister. Kayserispor bir miktar para ve geleceği parlak bir kaç Galatasaray oyuncusunu ister. Galatasaray yönetimi ise buna yanaşmaz. Ve transferin son günü gelir. Galatasaray, Kayserispor'un kapısını bir daha çalar. Bu sefer ilk tekliften daha küçük bir miktarla. Sonra Kayseri'den açıklama gelir; ' Galatasaray SK'ü ilk önce Ali Turan için 1 milyon € teklif eder, transferin son günü ise 700 bin € ile kapımızı çalar. Bunu bizle dalga geçiliyor gibi anlarız biz.' derler bu açıklamada. Şimdi başka bir transfere gidelim. Yine aynı devre arası. Liverpool sene sonu A.Madrid'den sözleşmesi bitecek olan kaptanları, Arjantin milli takımı oyuncusu Maxi Rodriguez'i 1 milyon € bonservisle alınır. Bu iki olayda ki farkı anlatmama gerek yok herhalde. Kayseri'nin eli bomboş kaldı. Yarım sezon yatan Ali Turan'dan yararlanamama ve boşa giden bir futbolcu kaldı sadece Kayserispor'a. Bu bir yönetim zafiyeti ve geriliğidir.

Ama aynı yönetim ve şehir yetkilileri Kayseri'ye müthiş bir stat yaptılar.  32,864 seyirciye ev sahipliği yapacak bir stat. Oyun alanı hariç tamamı kapalı olan stadyumda çelik tavanlara ısıtıcı yerleştirilmiş ve seyircilerin soğuk hava ortamından asgari derecede etkilenmemesi amaçlanmıştı. Drenaj sistemi sayesinde de zeminde su birikintileri oluşmamaktadır. Yani kısacası son model bir stat. Ancak taraftar yok. Taraftar olmayınca baskıda yok o ayrı. Yeni yapılanıyor Kayseri taraftarı. Liseli gençlerle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Umarım büyüler, o stadı dolu görmek herkesin hayalidir. Stat demişken; o müthiş stadı sadece 2 kez dolu gördüm. Biri Galatasaray-Sivasspor maçı, ikincisi Türkiye-Estonya maçı. Bu şehir taraftarı öyle bir taraftar ki; Kayseri UEFA'ya bir adım kalmışken, Kayseri Atatürk Stadı o zaman kullanılan stat, burada ki AZ maçında tribünler nerdeyse tamamen boş. Niye? Maç naklen TV'den veriliyor. Stada gitmeye eriniyorlar.
Neyse Şota'ya dönelim. Şota komple bir futbol oynatıyor. Bütün takım her şeyi biranda yapıyorlar. Ayrı gayrı yok. Takımı tek sorunu orijin bir beki yok. Hasan Ali ve Hamza gerçek bek değiller. Ama geniş bir kadro var ellerinde. Cangele'yi kaybetmelerine rağmen. Cangele maestro görevi görüyordu takımda. Futbol yeteneği tartışılmaz ama karakteri tartışılır. Ama futbolu çirkinleştiriyor. Ama oynadığı futbolla değil. Kayseri geniş bir kadroya sahip demiştik. Defans hattı, orta saha, hücum her yerde alternatif çok. Rotasyon içinde herkes oynayacak. Bir maç Santana oynuyor, bir maç genç Furkan. Bir maç Önder oynuyor,bir maç başka biri. 



Rotasyona bak Cangele gitti diyoruz ama Ömer var. Oyun tarzları farklı olsa da oyun içinde ki görevleri gol atmak, attırmak. Ömer fiziğini iyi kullanıyor. Geçen sene Cangele'nin olmadığı maçta Makakulu ile birlikte Bursa'yı yıkmışlardı. Manisa maçında da oynadı ve golünü attı. St.Pauli'den geldi. Hepimizin sempatisi olan Pauli'de 11 maça çıktı, ama golü yok. Takımda Eren'le birlikte çok değerli olacak bir oyuncu. Şota dengeli oyun istiyor. Bunu yapabilecek oyuncular istiyor. Mehmet Eren banko oynuyordu. Bir kaç maç onu kullanmadı. Neden? Dengesiz bir oyuncu çünkü. Tuncay gibi biraz. Topu sürüşü falan, gücünü dengesiz kullanıyor. Ama değerli, takıma ruh katan bir oyuncu. Oda bir şeyleri gördü, son maçlarda onuda fazla fazla kullanmaya başladı. Selim, Şota ile oyun tarsızı değiştirdi. Schwe gibi oldu. Transferde tek tartışılacak noktaları gurbetçi konusu. 2007 yılından bu yana 14 gurbetçi transfer ettiler. Bunlar yarı yarıya başarı yakaladılar. Bunlardan Turgay Kayseri'dede başarılıydı, ama gönderildi. Almanya'dan gelen Furkan Özçal takıma büyük katkı yapacak. Takım öz evladı gibi benimsedi onu. Patlaması bekleniyor. Tevfik Köse başarılı olamadı Kayseri'de, ama İ.B.B'de idare ediyor. Geçen sene yapılan Serdar Kesimal, Hasan Ali ve Ömer ise takıma direkt katkı yapan oyunculardan. Geriye kalanların hepsi ise ya yedekler hala, ya da gönderildiler. Takım Şota ile o müthiş stadı hak etme yolunda. Taraftar ise tekrar diyorum: Yapılanıyorlar ama hala yetersizler.
O müthiş filmlerde  Kemal Sunal, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Halit Akçatepe ustaların dediği gibi; Ihh Ihh Gayseri, Ihh Ihh Gayseri



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder